20.11.2024

Apple ve Endonezya: iPhone 16 Yasağı ve Yatırım Hamlesi

Apple, dünya genelinde teknoloji dünyasını şekillendiren bir marka olarak, pazara erişim engelleriyle zaman zaman karşı karşıya kalabiliyor. Endonezya hükümetinin iPhone 16 ve Apple Watch Series 10 modellerine uyguladığı satış yasağı, bu durumlardan biri olarak öne çıkıyor. Bu blog yazısında, yasağın sebepleri, Apple’ın çözüm arayışları ve bu durumun küresel teknoloji sektörüne olası etkilerini ele alacağım.

Endonezya’nın Yerel İçerik Şartı

Endonezya, teknoloji ürünleri için ilginç bir düzenleme politikası uyguluyor. Ülkede satılacak akıllı telefonların en az %40 oranında yerel içerik barındırması gerekiyor. Bu şart, yalnızca cihazların donanımını değil, yazılım ve üretim süreçlerini de kapsıyor. Apple, geçmişte 109 milyon dolarlık bir yatırım taahhüdünde bulunmasına rağmen, bu rakamın 95 milyon dolarını hayata geçirmiş durumda. Eksik kalan bu miktar, hükümetin iPhone 16 modellerine satış izni vermemesine yol açtı.

Apple’ın Çözüm Önerisi

Apple, yasağı kaldırmak adına Endonezya’ya ek olarak 10 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı planlıyor. Bu yatırım, Yageo Corporation iş birliğiyle Bandung şehrinde bir fabrika kurulmasını içeriyor. Planlanan bu tesis, Apple cihazları için aksesuar ve bileşen üretimi yaparak yerel içerik oranını artırmayı hedefliyor. Ancak, hükümetin bu ek yatırımı yeterli bulup bulmayacağı henüz belirsizliğini koruyor.

Endonezya Pazarı Neden Önemli?

Endonezya, 270 milyonu aşan nüfusu ve 350 milyondan fazla aktif cep telefonu kullanıcısıyla teknoloji şirketleri için büyük bir pazar. Apple’ın bu pazardaki varlığını sürdürmesi, şirketin küresel büyüme stratejileri açısından kritik önem taşıyor. Bu sebeple, Endonezya hükümetinin taleplerine uyum sağlama çabaları dikkat çekiyor.

Küresel Yansımalar

Endonezya’nın yerel içerik politikasına uymayan yalnızca Apple değil. Google’ın Pixel serisi cihazları da benzer bir sebepten dolayı Endonezya pazarına giremiyor. Bu durum, teknoloji devlerinin ulusal regülasyonlara uyum sağlama gerekliliğini yeniden gündeme taşıyor.

Sonuç

Apple’ın Endonezya’daki yasağı aşmak için yaptığı yatırım hamlesi, teknoloji sektöründe ülkeler arası düzenlemelerin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Apple’ın bu süreçte atacağı adımlar, diğer teknoloji devleri için de yol gösterici olabilir. Endonezya örneği, global şirketlerin yerel pazarlara uyum sağlama yeteneğinin, küresel başarılarının bir parçası olduğunu gösteriyor.

Bu yazı, hem Apple'ın Endonezya'daki durumu hem de uluslararası regülasyonların teknoloji sektörüne etkileri hakkında bir perspektif sunuyor. Sizce Apple'ın bu yatırımı Endonezya hükümetini ikna etmeye yeterli olacak mı? Yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın!

19.11.2024

Dijital Türk Lirası Nedir?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), dijital dönüşüm hedefleri doğrultusunda Dijital Türk Lirası (DTL) projesini başlatmıştır. Dijital Türk Lirası, fiziksel paranın dijital formunu temsil eden yenilikçi bir ödeme aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki, Dijital Türk Lirası nedir, hangi avantajları sunar ve 2025 yılı itibarıyla hangi gelişmeler bizi bekliyor?

Dijital Türk Lirası Nedir?

Dijital Türk Lirası, TCMB tarafından geliştirilen ve mevcut Türk lirasının dijital formu olan bir merkez bankası dijital para birimidir (CBDC). DTL, finansal kapsayıcılığı artırmayı, kesintisiz ödeme altyapısı sunmayı ve dijital ekonomiye entegrasyonu kolaylaştırmayı hedefler.

Bu dijital para birimi, yalnızca bireylerin değil, kurumların ve işletmelerin de günlük finansal işlemlerini daha hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirmesini sağlar.

Dijital Türk Lirası’nın Öne Çıkan Özellikleri

  • Finansal Kapsayıcılık: Bankacılık hizmetlerine erişimi olmayan bireylerin sisteme dahil edilmesini kolaylaştırır.
  • Çevrimdışı Ödeme İmkânı: İnternet bağlantısının olmadığı bölgelerde bile işlemlerin sorunsuz yapılmasına olanak tanır.
  • Akıllı Sözleşmeler: Belirli şartlara bağlı ödemelerin otomatik gerçekleşmesini sağlar.
  • Güvenlik ve Gizlilik: Kullanıcıların verilerini korumak için ileri düzey şifreleme yöntemleri kullanılır.

Dijital Türk Lirası ile Kripto Para Arasındaki Farklar

Dijital Türk Lirası, TCMB tarafından desteklenen ve yasal çerçeveye sahip bir dijital para birimidir. Kripto paralardan farklı olarak merkezi bir yapıya sahiptir ve devlet güvencesi altındadır. Bu yönüyle, güvenilir bir ödeme aracı olarak öne çıkar.

2025’te Dijital Türk Lirası’nda Beklenen Yenilikler

2025 yılı, Dijital Türk Lirası’nın ikinci faz çalışmaları için kritik bir dönüm noktası olacak. Aşağıda bu çalışmalara dair detayları bulabilirsiniz:

  1. Yeni Katılımcılar ve Genişletilmiş Testler: Dijital Türk Lirası İş Birliği Platformu’na yeni katılımcılar eklenecek ve daha geniş kapsamlı pilot testler yapılacak.
  2. Çevrimdışı Ödeme Geliştirmeleri: Doğal afet gibi olağanüstü durumlarda kesintisiz finansal işlemlerin sağlanması hedefleniyor.
  3. Hukuki Altyapının Güçlendirilmesi: Dijital paranın yasal çerçevesini belirlemek üzere düzenlemeler tamamlanacak.
  4. Programlanabilir Ödemeler: İşletmeler ve bireyler için özelleştirilebilir ödeme sistemleri hayata geçirilecek.

Dijital Türk Lirası’nın Türkiye İçin Önemi

Dijital Türk Lirası, Türkiye’nin dijital ekonomiye entegrasyon sürecinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu proje, yalnızca finansal sistemde değil, genel ekonomik yapıda da bir dönüşümü temsil etmektedir. Kullanıcıların güvenli, hızlı ve yenilikçi ödeme yöntemlerine ulaşmasını sağlamak, TCMB’nin bu alandaki en önemli hedeflerinden biridir.

Sonuç olarak, Dijital Türk Lirası projesi, Türkiye’nin finansal teknolojilerdeki yerini güçlendirecek ve dijital ekonomiye uyum sürecini hızlandıracaktır.

18.11.2024

WhatsApp Topluluk Nedir?

WhatsApp, kullanıcı deneyimini sürekli geliştiren bir mesajlaşma platformu olarak, 2022 yılında "Topluluklar" özelliğini tanıttı. Bu özellik, benzer ilgi alanlarına sahip grupları tek bir çatı altında toplayarak iletişimi daha düzenli ve etkili hale getirmeyi amaçlıyor.

WhatsApp Topluluklarının Temel Özellikleri:

  • Birden Fazla Grubu Birleştirme: Topluluklar, farklı grupları tek bir yapı altında toplayarak, kullanıcıların ilgili tüm sohbetlere kolayca erişmesini sağlar.

  • Duyuru Grubu: Yöneticiler, topluluğun tamamına önemli bilgileri iletmek için özel bir duyuru grubu oluşturabilir.

  • Gelişmiş Yönetici Kontrolleri: Yöneticiler, topluluğa hangi grupların ve kullanıcıların dahil edileceğini belirleyebilir, böylece daha kontrollü bir iletişim ortamı oluşturabilir.

  • Gizlilik ve Güvenlik: WhatsApp, topluluklardaki tüm mesajların uçtan uca şifreleme ile korunduğunu belirterek, kullanıcıların güvenliğini ön planda tutar.

WhatsApp Toplulukları Nasıl Kullanılır?

Topluluklar özelliğini kullanmak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  1. WhatsApp'ı Güncelleyin: Öncelikle, uygulamanızın en son sürümünü kullandığınızdan emin olun.

  2. Topluluklar Sekmesine Erişin: Android cihazlarda sohbetlerin üst kısmında, iOS cihazlarda ise alt kısımda bulunan "Topluluklar" sekmesine dokunun.

  3. Yeni Topluluk Oluşturun: "Yeni Topluluk Oluştur" seçeneğini seçerek topluluğunuza bir ad ve açıklama ekleyin.

  4. Grupları Ekleyin: Mevcut gruplarınızı topluluğa ekleyebilir veya yeni gruplar oluşturabilirsiniz.

  5. Duyuru Grubu Oluşturun: Tüm topluluk üyelerine ulaşmak için bir duyuru grubu ekleyin.

WhatsApp Topluluklarının Avantajları:

  • Daha Düzenli İletişim: Farklı grupları tek bir yapı altında toplayarak, bilgi kirliliğini önler ve iletişimi daha düzenli hale getirir.

  • Kolay Erişim: Kullanıcılar, ilgili oldukları tüm gruplara tek bir yerden erişebilir.

  • Etkili Yönetim: Yöneticiler, topluluğun yapısını ve içeriğini daha etkili bir şekilde kontrol edebilir.

WhatsApp Topluluklar özelliği, özellikle okullar, iş yerleri, mahalleler veya ortak ilgi alanlarına sahip gruplar için ideal bir çözümdür. Bu özellik sayesinde, iletişim daha organize ve etkili bir şekilde gerçekleştirilebilir.


15.11.2024

Mobil ağlar sanıldığı kadar güvenli mi? SS7 protokolü nedir?

SS7 (Signaling System No. 7), 1970'lerde geliştirilen ve günümüzde de telekomünikasyon ağlarının temelini oluşturan bir sinyalizasyon protokolüdür. Bu protokol, telefon çağrılarının kurulumu, sonlandırılması, SMS gönderimi ve dolaşım hizmetleri gibi birçok kritik işlevi yönetir. Ancak, SS7'nin tasarlandığı dönemde güvenlik önlemleri bugünkü kadar gelişmiş olmadığından, protokol çeşitli güvenlik açıklarına sahiptir.

SS7’nin Temel Özellikleri

  • Çağrı Kurulumu ve Yönetimi: SS7, telefon görüşmeleri sırasında çağrıların kurulumu, yönetimi ve sonlandırılmasını sağlar.
  • Metin Mesajlaşma (SMS): SMS gönderimi ve teslimat işlemleri SS7 aracılığıyla gerçekleştirilir.
  • Arama Yönlendirme: Mobil cihazların farklı ağlara geçişinde aramaların doğru bir şekilde yönlendirilmesi için kullanılır.
  • Abone Hizmetleri: Numara taşınabilirliği, çağrı bekletme ve çağrı yönlendirme gibi hizmetleri destekler.
  • Hız ve Güvenilirlik: SS7, veri alışverişinde düşük gecikme ve yüksek güvenilirlik sunar.

SS7’nin Çalışma Prensibi

SS7, bir ağ içindeki iletişim için Signal Transfer Point (STP), Service Switching Point (SSP) ve Service Control Point (SCP) gibi bileşenlerden oluşur. Bu bileşenler, çağrı sinyallerinin doğru bir şekilde yönlendirilmesini ve işlenmesini sağlar.
  • Signal Transfer Point (STP): Mesajların ağdaki doğru hedefe yönlendirilmesi için kullanılan bir anahtar düğümdür.
  • Service Switching Point (SSP): Çağrıların başlaması ve sonlandırılması gibi işlemleri gerçekleştiren düğümdür.
  • Service Control Point (SCP): Akıllı ağ hizmetleri için veri tabanı sorgularını işleyen düğümdür.

SS7 Protokolünün Güvenlik Açıkları ve Saldırı Yöntemleri

SS7 Protokolünün Güvenlik açıklardan faydalanarak SS7 ağına sızmayı başaran saldırganlar aşağıdaki yöntemlerle kullanıcıların iletişimlerini hedef alırlar.

  • Çağrı ve SMS Dinleme: Saldırganlar, SS7 ağındaki zayıflıkları kullanarak kullanıcıların telefon görüşmelerini ve SMS mesajlarını izleyebilir kayıt altına alabilir. Kullanıcının haberi olmadan telefon hatlarını kendine yönlendirebilir. Bu durum, kişisel ve finansal bilgilerin ifşa olmasına yol açabilir.
  • Konum Takibi: SS7 protokolü üzerinden, saldırganlar kullanıcıların gerçek zamanlı konum bilgilerini elde edebilirler. Bu, bireylerin fiziksel hareketlerinin izlenmesine ve gizliliklerinin ihlal edilmesine neden olur. 
  • Kimlik Doğrulama Atlatma: Birçok çevrimiçi hizmet, iki faktörlü kimlik doğrulama için SMS tabanlı kodlar kullanır. SS7 açıkları sayesinde, saldırganlar bu kodları ele geçirerek hesaplara yetkisiz erişim sağlayabilirler.

SS7 Saldırılarına Karşı Alınabilecek Önlemler

Kullanıcılar ve hizmet sağlayıcılar, SS7 protokolündeki güvenlik açıklarına karşı aşağıdaki önlemleri alarak korunabilirler:

  • Şifreli İletişim Uygulamaları Kullanın: WhatsApp, Signal, Telegram gibi uçtan uca şifreleme sunan mesajlaşma ve arama uygulamalarını tercih edin. Bu sayede, iletişimlerinizin üçüncü şahıslar tarafından izlenmesi zorlaşır.
  • İki Faktörlü Kimlik Doğrulama Yöntemlerini Gözden Geçirin: SMS tabanlı doğrulama yerine, kimlik doğrulama uygulamaları veya donanım tabanlı güvenlik anahtarları kullanın. Bu yöntemler, SS7 açıklarından etkilenmez.
  • Güncellemeleri Takip Edin: Mobil operatörünüzün ve cihazınızın güvenlik güncellemelerini düzenli olarak kontrol edin ve uygulayın. Bu, bilinen güvenlik açıklarının kapatılmasına yardımcı olur.
  • Şüpheli Mesaj ve Aramalara Dikkat Edin: Bilinmeyen numaralardan gelen arama ve mesajlara karşı temkinli olun. Kişisel bilgilerinizi paylaşmadan önce doğrulama yapın.
  • Mobil Operatörünüzle İletişime Geçin: Operatörünüzden, SS7 protokolündeki güvenlik açıklarına karşı hangi önlemleri aldıklarını öğrenin ve ek güvenlik hizmetleri talep edin.
  • SIM Swap Koruması: Operatörünüzden SIM kart değişikliklerine karşı ek güvenlik doğrulaması yapmalarını isteyin. 

SS7 protokolündeki güvenlik açıkları, kullanıcıların iletişim güvenliğini tehdit etmektedir. SS7 ağına sızma, genellikle zayıf güvenlik önlemleri ve yetersiz kimlik doğrulama mekanizmalarından kaynaklanır. Bu saldırılar, bireylerin gizliliğini ve finansal güvenliğini ciddi şekilde tehdit eder. Telekomünikasyon operatörlerinin güvenlik önlemlerini artırması, bireysel kullanıcıların ise güvenlik bilinciyle hareket etmesi bu tehditlere karşı etkili bir koruma sağlayabilir. Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, bireysel ve kurumsal düzeyde güvenlik farkındalığını artırmak büyük önem taşımaktadır.

Konu ile alakalı Siber Güvenlik Uzmanı Elçin Biren hazırladığı videoyu incelemenizi tavsiye ederim.

12.11.2024

Aflatoksin Nedir ve Zararları Nelerdir?

Aflatoksinler, Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus gibi bazı küf mantarları tarafından üretilen toksik maddelerdir. Bu toksinler, özellikle sıcak ve nemli ortamlarda yetişen tahıl, kuruyemiş ve baharat gibi gıdalarda bulunabilir. Aflatoksinler, insan ve hayvan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahiptir.

Aflatoksinlerin Sağlık Üzerindeki Etkileri

Aflatoksinler, özellikle karaciğer üzerinde toksik etki gösterir ve uzun süreli maruziyet, karaciğer kanseri riskini artırabilir. Ayrıca, bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara karşı direnci azaltabilir ve büyüme geriliğine neden olabilir. Yüksek dozda aflatoksine maruz kalmak, akut zehirlenmelere yol açarak karaciğer yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilir.

Aflatoksin İçerebilecek Gıdalar

Aflatoksinler, özellikle aşağıdaki gıdalarda bulunabilir:

  • Yer fıstığı ve yer fıstığı ürünleri
  • Mısır ve mısır ürünleri
  • Badem, fındık, Antep fıstığı gibi kuruyemişler
  • Buğday, arpa, pirinç gibi tahıllar
  • Kırmızı biber, karabiber, zerdeçal gibi baharatlar

Aflatoksin Maruziyetini Azaltmak İçin Alınabilecek Önlemler

Aflatoksinlerin zararlı etkilerinden korunmak için aşağıdaki önlemler alınabilir:

  1. Gıdaların Uygun Koşullarda Saklanması: Gıdaları serin, kuru ve iyi havalandırılan ortamlarda saklayarak küf oluşumunu engelleyin.
  2. Hasat Sonrası İşlemler: Ürünleri hasat sonrası hızla kurutarak nem oranını düşürün ve küf gelişimini önleyin.
  3. Düzenli Kontroller: Gıda ürünlerini düzenli olarak küf ve aflatoksin varlığı açısından kontrol edin.
  4. İyi Tarım Uygulamaları: Tarım ürünlerinin yetiştirilmesi sırasında uygun tarım teknikleri kullanarak küf kontaminasyonunu en aza indirin.
  5. Güvenilir Kaynaklardan Alışveriş: Gıda ürünlerini güvenilir ve denetlenen kaynaklardan temin edin.

Dubai Çikolatası ve Aflatoksin Riski

Son dönemde popüler hale gelen Dubai çikolatası, içeriğinde kullanılan Antep fıstığı nedeniyle aflatoksin riski taşıyabilir. Antep fıstığı, uygun olmayan saklama koşullarında küf gelişimine ve dolayısıyla aflatoksin oluşumuna yatkındır. Bu nedenle, Dubai çikolatası tüketirken güvenilir üreticilerden temin etmeye ve ürünün tazeliğine dikkat etmek önemlidir.

Aflatoksinler, gıda güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, hem üreticilerin hem de tüketicilerin bilinçli olması ve gerekli önlemleri alması hayati önem taşımaktadır.


Türkiye'de Kayıt Dışı Cep Telefonları 2025 Yılında IMEI Kayıt Ücreti 45.614 TL

Türkiye'de son yıllarda hızla artan kayıt dışı cep telefonu kullanımı, ciddi vergi kayıplarına yol açarak ekonomik dengeyi sarsmaktadır. Kayıt dışı telefonların yarattığı 30 milyar TL’yi aşan vergi kaybı, yasal düzenlemelerin eksik kaldığı alanlarda karşımıza çıkıyor. Bu durum hem devletin gelir kaybına hem de yerli telefon sektöründe haksız rekabete yol açıyor.

Kayıt Dışı Telefonların Artış Sebepleri

Kayıt dışı cep telefonlarının artmasında birçok faktör rol oynamaktadır:

Yüksek vergi oranları: Telefonlara uygulanan vergi oranları bazı kullanıcıları alternatif yollara yönlendirmektedir.

Kaçak girişler: Özellikle yurt dışından getirilen telefonların kaydedilmemesi, kayıt dışı sayının artmasında önemli bir etkendir.

Ekonomik koşullar: Artan enflasyon ve ekonomik zorluklar, kullanıcıların daha ucuz ancak kayıt dışı cihazları tercih etmelerine yol açmaktadır.

Devletin Alabileceği Önlemler

Bu vergi kaybını önlemek adına devletin alabileceği bazı etkili önlemler mevcuttur:

Vergi İndirimi: Telefonlara uygulanan vergi oranlarının makul seviyelere çekilmesi, kullanıcıları kayıtlı telefon almaya teşvik edebilir.

Denetimlerin Artırılması: Gümrüklerde denetimlerin sıkılaştırılması ve ülkeye giren telefonların sıkı bir şekilde kayıt altına alınması önemlidir.

Dijital Takip Sistemleri: Kayıt dışı telefonların izlenmesini kolaylaştırmak için gelişmiş dijital takip sistemleri kullanılabilir.

Kayıt Dışı Telefonların Ekonomik Etkileri

Kayıt dışı telefonlar sadece vergi kaybına değil, aynı zamanda yerli telefon üreticilerinin de zarar görmesine neden olmaktadır. Bu durum, rekabetin sağlıklı bir şekilde sürdürülememesi ile sonuçlanmakta ve teknoloji sektöründe yerli üretimin önüne geçmektedir.

Netgsm Abonelerine Erişim Engeli: Turkcell BTK Kararını Neden Uygulamıyor?

Yazıyı hem Turkcell hemde Netgsm Operatörü kullanan son kullanıcı olarak yazıyorum. Edindiğim bilgiler Netgsm Operatörünün sosyal medya hesaplarındandır.

Türkiye’de telekomünikasyon sektöründe bir ilke tanıklık ediyoruz. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından alınan 25.10.2024 tarihli ve 2024/UK-ETD/412 sayılı Kurul Kararı’na rağmen, Turkcell, Netgsm abonelerine sağlamakla yükümlü olduğu baz istasyonu erişim hizmetini vermemektedir. Peki, bu durum neden yaşanıyor ve biz aboneler olarak ne tür hak ihlalleriyle karşı karşıyayız?

Netgsm: Türkiye’nin 4. GSM Operatörü

Netgsm, Türkiye’nin ilk Full MVNO (Sanal Mobil Şebeke Operatörü) olarak uygun fiyatlı iletişim hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş, BTK onaylı bir operatördür. Abonelerine kesintisiz ve uygun fiyatlı iletişim sağlama gayretiyle hizmet verirken, baz istasyonu erişimi için Turkcell ile çalışmaktadır.

BTK’nın 2024/UK-ETD/412 Sayılı Kararı ve Turkcell’in Uygulamadığı Yükümlülük

BTK, 25 Ekim 2024’te aldığı karar ile Turkcell’in Netgsm abonelerine baz istasyonu erişim hizmeti sağlamaya devam etmesi gerektiğini hükmetmiştir. Ancak Turkcell, bu karara uymayarak 5 Kasım 2024’ten sonra Netgsm’e yeni abone olanların baz istasyonuna erişimini engellemektedir. Bu engelleme, haberleşme özgürlüğümüzü sınırlarken Anayasa’nın 22. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesi ve BTK mevzuatına aykırılık teşkil etmektedir.

Vatandaşlar Olarak Ne Yapmalıyız?

Bu konuda biz abonelerin haklarını savunması, iletişim özgürlüğümüzü korumamız açısından oldukça önemlidir. Bu tür erişim engellerinin karşısında sesimizi duyurmak ve BTK’nın kararlarının uygulanması için gerekli mercilere şikayetlerimizi iletmek, mağduriyetimizin giderilmesine katkı sağlayacaktır.

Sonuç Olarak

Uygun fiyatlı iletişim hizmeti hakkımız, Turkcell’in tek taraflı bir engeliyle sınırlanamaz. BTK’nın düzenlemeleri ve alınan kararlar, vatandaşların bu hizmetlerden sorunsuz yararlanabilmesi içindir. Bizler de kullanıcılar olarak haklarımızın takipçisi olmalı ve yaşanan mağduriyeti gidermek adına bu durumu yetkililere bildirmeliyiz. Örnek CİMER Dilekçe si aşağıda yazılmıştır. 

Kaynaklar

https://x.com/NET_GSM/status/1855698522986684546

https://x.com/denetlecomtr/status/1856002911702036691


CİMER Dilekçe Örneği

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER)

Konu: BTK’nın 25.10.2024 Tarihli 2024/UK-ETD/412 Sayılı Kararının Turkcell Tarafından Uygulanmaması Nedeniyle Netgsm Abonelerinin Mağduriyeti

Sayın Yetkili,

Türkiye’nin 4. GSM operatörü olarak faaliyet gösteren Netgsm abonesi olarak, BTK’nın 25.10.2024 tarihli ve 2024/UK-ETD/412 sayılı Kurul Kararı’nın Turkcell tarafından halen uygulanmaması nedeniyle ciddi bir mağduriyet yaşamaktayım. Bu durum, haberleşme özgürlüğümüzü doğrudan kısıtlamakta ve BTK mevzuatına aykırılık teşkil etmektedir.

Bilindiği üzere, BTK’nın belirlediği kararlara göre Turkcell’in, sanal mobil şebeke hizmeti sunan Netgsm’e, baz istasyonu erişim hizmeti vermesi zorunludur. Ancak Turkcell, BTK’nın bu açık kararına rağmen, 5 Kasım 2024 tarihinden sonra Netgsm’e yeni abone olanların baz istasyonu erişimini kısıtlamaktadır. Bu durum, Anayasa’nın 22. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun 124/1. maddesi ve BTK mevzuatına aykırı olup, vatandaşların uygun fiyatlı iletişim hizmetlerine erişimini engellemektedir.

İlgili operatörün ağır kusurlu bu eylemi nedeniyle, BTK İdari Yaptırımlar Yönetmeliği gereği idari para cezalarının uygulanması ve hukuk düzenine uymasının sağlanması, aksi takdirde yetkilendirmesinin feshi veya iptali için gerekli işlemlerin yapılması hususunda acil olarak gereğinin yapılmasını arz ederim. Bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi ve vatandaşlar olarak iletişim özgürlüğümüzün korunmasını talep ediyorum. 

Yapay Zeka Nedir? Tarihçesi, Gelişimi ve Geleceği

Yapay Zeka (YZ), insan zekasını taklit eden teknolojiler için kullanılan bir terimdir. YZ, veri analizi, makine öğrenimi ve algoritmalarla çalışarak insan benzeri karar verme süreçlerini taklit eder. Yapay zeka teknolojisi, farklı alanlarda büyük bir dönüşüm yaratmaktadır ve günlük yaşantımızdan iş dünyasına kadar geniş bir etki alanına sahiptir.

Yapay Zeka’nın Tarihçesi

Yapay zekanın kökleri, modern bilgisayar bilimlerinin ortaya çıkışı ile birlikte, 1950'li yıllarda atılmıştır. 1956 yılında, Dartmouth Konferansı sırasında, bilim insanları yapay zeka kavramını resmi olarak ele aldılar. Bu konferans, modern yapay zekanın doğuşunu işaret etmektedir. O yıllarda, sınırlı işlem gücü ve veri eksikliği gibi nedenlerle yapay zekanın gelişimi yavaş bir süreç izledi. Ancak 1980'lerdeki bilgisayar işlem gücünün artması ve 2000'li yıllarda internetin yaygınlaşması, veri miktarının çoğalması ile yapay zekanın gelişimi hız kazandı.

Yapay Zeka Türleri

Dar Yapay Zeka: Belirli bir görevi yerine getirebilen, sınırlı bir kapasiteye sahip yapay zekadır. Örneğin, sanal asistanlar ve öneri sistemleri.

Genel Yapay Zeka: İnsan zekası gibi geniş bir yelpazede düşünme ve öğrenme kapasitesine sahip olmayı hedefleyen yapay zeka türüdür.

Üstün Yapay Zeka: İnsan zekasını aşan, bağımsız düşünme ve karar alma yeteneğine sahip olacak bir yapay zeka öngörüsüdür.

Yapay Zeka'nın Kullanım Alanları

- **Sağlık**: Hastalık teşhisi, tedavi önerileri ve hasta bakım süreçlerinde önemli rol oynar. Örneğin, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bazı araştırma merkezleri, kanser teşhisinde yapay zeka destekli sistemleri kullanarak erken teşhis oranlarını artırmayı hedeflemektedir.

- **Finans**: Kredi risk analizi, yatırım stratejileri ve müşteri destek süreçlerinde kullanılır.- **E-Ticaret ve Perakende**: Online alışveriş platformları, yapay zekayı kullanıcı alışkanlıklarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunmak için kullanmaktadır. Türkiye'de Trendyol ve Hepsiburada gibi büyük e-ticaret siteleri, müşteri davranışlarını analiz eden algoritmalar ve yapay zeka destekli öneri sistemleriyle kullanıcı deneyimini iyileştirmektedir.

- **Eğitim**: Kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sağlamak için kullanılmaktadır. Örneğin; Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından oluşturulan EBA platformu, özellikle pandemi döneminde öğrencilerin dijital eğitim ihtiyaçlarına yönelik önemli bir kaynak haline gelmiştir. Platform, öğrencilerin öğrenme hızlarına ve ilgi alanlarına göre içerik önerileri sunarak kişiselleştirilmiş bir eğitim deneyimi sağlamaktadır. Yapay zeka destekli analizlerle, öğrencilerin eksik olduğu konulara yönelik ek kaynaklar önerilmektedir.

- **Ulaşım**: Otonom araçlar ve trafik yönetimi sistemleriyle güvenli ve verimli ulaşım sağlar. Türkiye’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehir genelindeki trafik yoğunluğunu yönetmek için yapay zeka destekli trafik kontrol merkezleri kurmuştur.

- **Tarım**: Tarım sektöründe verimliliği artırmak ve kaynak kullanımını optimize etmek amacıyla yapay zeka sistemleri kullanılmaktadır. Türkiye'de akıllı tarım uygulamaları ile bitki sağlığını izlemek, hasat zamanını belirlemek ve zararlıları erken tespit etmek için yapay zeka tabanlı görüntü işleme teknikleri kullanılmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu alanda çeşitli projeler yürüterek çiftçilerin daha verimli üretim yapmalarını sağlamaktadır.

- **E-Ticaret ve Perakende**: Online alışveriş platformları, yapay zekayı kullanıcı alışkanlıklarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunmak için kullanmaktadır. Türkiye'de Trendyol ve Hepsiburada gibi büyük e-ticaret siteleri, müşteri davranışlarını analiz eden algoritmalar ve yapay zeka destekli öneri sistemleriyle kullanıcı deneyimini iyileştirmektedir.

Yapay Zeka’nın Gelecekteki Faydaları

Yapay zeka, gelecekte toplum ve iş dünyası için çeşitli avantajlar sunmaktadır:

- **Verimlilik Artışı**: Yapay zeka, görevlerin daha hızlı ve doğru bir şekilde yerine getirilmesine olanak tanır.

- **Sağlık Alanında Devrim**: Yapay zekanın teşhis süreçlerini hızlandırması, doktorlar için daha güvenilir veriler sunması beklenmektedir.

- **Eğitimde Kişiselleştirme**: Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış öğrenim imkânları sağlanabilir.

- **Yeni İş Alanları**: Yapay zeka, yeni sektörlerin oluşmasını teşvik ederek ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir.

Yapay Zeka’nın Olası Riskleri

Yapay zekanın geleceği, aynı zamanda bazı riskleri de beraberinde getirmektedir:

- **Gizlilik İhlalleri**: Kişisel verilerin yapay zeka tarafından toplanması, bireylerin gizliliği konusunda riskler yaratabilir.

- **İşsizlik Tehlikesi**: Özellikle belirli sektörlerde otomasyonun artmasıyla birlikte iş gücü kaybı yaşanabilir.

- **Etik ve Güvenlik Sorunları**: Yapay zekanın etik sınırlarının belirlenmesi ve güvenli kullanımı konusunda tartışmalar devam etmektedir.

- **Kontrol Sorunu**: Üstün yapay zeka geliştirilmesi halinde, kontrol mekanizmalarının yetersiz kalma riski bulunmaktadır.

Sonuç

Yapay zeka, geleceğin teknolojisi olarak toplumların gelişimini desteklemekte ve birçok sektörde devrim yaratmaktadır. Ancak, gelişiminin kontrollü ve etik bir çerçevede sürdürülmesi, potansiyel tehlikelerden korunmak adına son derece önemlidir. Yapay zeka, toplumlar için büyük fırsatlar sunduğu gibi, aynı zamanda beraberinde sorumluluklar ve zorluklar da getirmektedir.

#Yapay Zeka, #Yapay Zeka Tarihçesi, #YZ Faydaları, #YZ Riskleri, #Yapay Zeka Geleceği, #Teknoloji, #Etik ve #Yapay Zeka