Vaktiyle bir köyün küçük bir çobanı varmış. Küçük çoban koyunlarını bir dağın eteğine götürür orada otlatırmış.
Bir gün koyunlarını otlatırken çobanın canı sıkılmış. Ne yapsam da eğlensem? Diye düşünmüş. Aklına bir fikir gelmiş. Yerinden fırlamış köye doğru koşmaya başlamış.
Köye varınca:
Yardım edin! İmdat! Kurtlar koyunlara saldırıyorlar diye bağırmış. Köylüler ellerine kazma ve küreklerle koşmuşlar. Etrafta kurtlar aramaya koyulmuşlar. Bir yandan da çobana soruyorlarmış:
– Hani nerede?
-Nerede kurtlar?
Çoban kahkahayla gülmeye başladı.
– Çok sıkıldım. Bu olay biraz eğlenmek için uydurdum demiş.
Köylüler hem şaşırmış hem de öfkelenmişler. Söylenerek köye dönmüşler.
Birkaç gün sonra çoban yine koşarak köye gelmiş. Köylülerden yine yardım istemiş. Köylüler bu kez hemen inanmışlar. Çoban:
– Gerçekten kurtlar geldi. İnanın diye bağırmış. Köylüler yine yardıma koşmuşlar. Meğer çoban yine oyun yapıyormuş. Kurt falan yokmuş.
Ertesi gün çobanın sürüsüne gerçekten kurtlar saldırmış. Bunun üzerine küçük çoban var gücüyle köye koşmuş. Olanları anlatıp yardım istemiş. Fakat köylüler bu kez anlattıklarına inanmamışlar. Çoban gözyaşı dökmüş. Yalvarmış. Yine de köylüler oralı olmamışlar.
Çoban çok üzülmüş. Bir daha yalan söylememeye karar vermiş. Herkesten özür dilemiş. O günden sonra dürüst ve güvenilir bir insan olmuş.